Dalgalı denizleri aşarak geldiği Avrupa Şampiyonası Çeyrek Finali’nde; Avrupa’daki 53 ülkeden, bu kupayı 1988 yılındaki turnuvada evine getiren 10 milli takımdan biri olan Hollanda, bu maç öncesinde 90 dakikanın favorisi olarak gösteriliyordu.
Çok net olmasa da öyle oldu.
Yalnız hesaba katılmayan bir şey vardı; tecrübeli yaşlılar ile tecrübesi az gençlerin kozlarını paylaşmasıydı. Kazanan taraf birazda Fransız orta hakemin desteğiyle Hollanda oldu.
Berlin’deki 75 bin kişilik Olympiastadion’da kozlarını paylaşan bizim çocuklar ile portakallar, serin bir havada sıcak bir atmosfer yarattılar. Bizim çocuklar, mücadele, azim ve inancın harmanlamasıyla UEFA’ya da bir mesaj gönderdiler.
Bozkurt işareti yapan Merih Demiral’a, iş olsun torba dolsun misali 2 maç ceza veren UEFA, kadrodaki Trabzonlu Samet Akaydın’ı hesaba katmamıştı iyi ki!
Avrupa ve Dünya şampiyonası gibi, iki büyük turnuvada ilk kez karşılaşan Türkiye ve Hollanda, genele bakılınca bundan önce 14 kez düelloya çıkmışlardı. 4 maç berabere tamamlanırken, 4 maçta sahadan galip ayrılan ay-yıldızlılar, diğer 6 karşılaşmada sahadan galip ayrılan taraf ise turunculu portakallar olmuştu.
*
Kırmızı beyazlılarda; İsmail, Orkun ve Merih cezalı oldukları için maç kadrosunda yer almazlarken, turunculularda ise hasta olan Maatsen maç kadrolarında yoktu.
Karşılaşmaya hızlı başlayan Hollanda oldu. Akıllı kapanan İtalyan Montella’nın oyuncuları, akordeon gibi de açılmayı yakalayınca bunlardan birinde; Arda, bu sefer sol değil sağ ayağıyla nefis bir orta attı. Samet’te ‘Merih yoksa ben varım’ diyerek arka direk dibinde yükselip vurduğu kafa ile Hollanda kalecisi Verbruggen’i avladığında dakikalar 35’i gösteriyordu.
Baskı yediği dakikalarda 1-0 öne geçen bizim çocuklara bu golle de bir öz güven geldi. Sahadaki duruşları ve topa sahip olma süreleri değişti.
İkinci yarıya daha rahat bir kafayla başlayan ay yıldızlılar, Arda Güler ile kullandıkları serbest atışta, uzak mesafeden iyi vuran bu genç oyuncunun topunun, yan direkte patlayıp dışarı çıkmasına, sanırım en çok rakibin teknik adamı Ronald Koeman sevinmiştir.
Galatasaraylı Kaan’a altı pasın içerisinde vurdurmadıkları top, A Milli Takımımız için bu yarının diğer şansız anlarından biriydi.
Oyunun 2. golüne bu kadar yaklaşmışken, 70. dakikada gelen Hollanda’nın beraberlik golü oyuna dengeyi getirdi. İnterli De Vrij’in, boş pozisyonda çok sert vurduğu kafa Hollanda tribünlerini ayağa kaldırdı.
*
Bu dakikadan sonra her iki takımın teknik adamları hamle oyuncularını oyuna sokmaya başlarken, Hollanda’nın bir atağında arka direk dibinde, sağbek Mert’ten önce daha çabuk davranıp, meşin yuvarlağa düşerken müdahale eden Gakpo, takımını 2-1 öne geçirince hayallerimizde kayıp gitmeye başladı.
Okay, Kerem, Zeki ve Cenk’i oyuna dahil eden Vincenzo, risk de göze geç de olsa alırken, beraberlik için son mermilerini de boşaltmaya başladı!
Oyuna giren Zeki, Kerem, Cenk ve Semih’in, takımlarının beraberlik golü için kaçırdıkları, sanırım talihsizliğin tam daniskasıydı!
Türkiye’nin lehine olan pozisyonlara genelde Fransız kalan! Fransız orta hakem Clement Turpin mi? Skor ne olursa olsun hep şüpheyle baktım. Çoğu inisiyatiflerini göz göre göre Hollanda’nın lehine kullanmasında kasıt olduğuna adım gibi eminim.
Oyunun büyük bir bölümünü önde getirmemize rağmen, peş peşe yenilen 2 golle son 4 takıma kalmanın kapısından dönen bu genç ekibe, sahip çıkmaya devam etmek lazım.
Arifeyi gördük ama bayramı göremediysek de, gelecek adına asla umutsuz olacak ve yalnız bırakılacak bir takım değil bu ay-yıldızlı ekip. Yeter ki bazı siyasiler ve menajerler, bu takımdan uzak dursun!
You may have missed
13 Ekim 2024