CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, bugün TBMM’de basın toplantısı yaptı.
İYİ Parti lideri Akşener, partisinin bugünkü grup toplantısında, “Bizim hür ve müstakil olmamız bazı şeyleri ortaya çıkardı. Hani her konuda biz suçluyduk? El sıkışın kardeşim, el sıkışın. Dürüst, açık bir şekilde DEM’le el sıkışın. Sizin elinizi tutan mı var? Hemen bütün her yeri alın. Görelim bakalım neymiş dünya. Benzer bir meclis bildirisini, DEM’in imzalamasını beklemiyoruz ama buradan da bir cingar çıktı. Dün bir toplantı oldu o toplantıda bu 3 siyasi parti imza atacak diğer siyasi partiler imza atmayacak bu parçalı görüntüden vazgeçildi, burası çok enteresan… Numan Kurtulmuş’un imzasıyla ortak tezkere meclise sunuldu, ilginç bir biçimde ayrı bir bildiri yayımlayanların hepsi bu tezkereyi destekledi. Soru şu; karın ağrısı İYİ Parti miydi?” ifadelerini kullanmıştı…
Akşener’in sözlerine yanıt veren Başarır, şöyle konuştu:
-Biz, Meral Akşener’i asla karın ağrısı olarak görmedik, görmeyiz de. Umarım bu halk da kendilerini karın ağrısı olarak görmez.
-Dün yapılan görüşmeler, devlet ciddiyetine uygun görüşmelerdi. Bir önce yaşadığımız vahim olayda, 12 şehit vermiştik. İki Bakanın gelip Meclis’e bilgilendirme yapmasını, tüm ülkenin kafasındaki soruları gidermesini talep etmiştik.
-O gün gelmemişlerdi. Sıfır terörle aldığı ülkeyi, terör yuvası haline getiren AKP ile onun getirdiği bildiriye imza atmayacağımızı söylemiştik.
-Numan Bey, iki Bakan geldi. Numan Bey, Meclis Başkanlık Tezkeresi olarak Meclis Başkanı’nın tek imzasıyla Meclis’in oyuna sundu ve CHP gereğini yaptı.
-Burası çadır devleti değil. 12 şehit vereceğiz, hemen acısı bitmeden 9 şehit daha vereceğiz, ondan sonra bir kağıt parçasını AKP Grubu getirecek, imzalayın, olay bitti. Hayır, bir hukuk devletinde, üç erk varsa bu ülkede yasama-yürütme-yargı, bakanlar gelir Meclis’e bunun hesabını verir.
-Meclis getirir bir tezkereyi terörle mücadele konusunda, partiler de gereğini yapar. CHP yine terörü lanetleyen kendi bildirisini yayınladı mı, yayınladı.
-Meral Hanım bence böyle güzel bir sistemin Meclis Başkanlığının önemine baksın, AKP bildirilerinin peşinde değil; Meclis iradesinin, Meclis Başkanlık Divanı’nın vermiş olduğu bildiriye baksın.
-Ben değerli Hanımefendiye sormak isterim: Yaklaşık 4 yıl önce yaşanan bir terör hadisesinde de şehit vermiştik. Yine ortak bir bildiri yayınlanmıştı.
-Meral Hanım onu imzalamamıştı. ‘Terörü yaratan AKP ile aynı hizada olmak istemiyoruz’ demişti. AKP’nin şehit tabutlarından siyaset yapmasını, o tabutlardan elini çekmesi gerektiğini söylemişti. Ne değişti?
“BİR YATAKLARIMIZ, YORGANLARIMIZ KALDI. ONU DA BEYEFENDİ’YE VERMEMİZ LAZIM”
Başarır, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Enflasyonla mücadele konusunda vatandaşlarımızdan destek bekliyoruz” ifadelerini ise şöyle değerlendirdi:
-Çok haklı. Memleketim Mersin ve Çukurova’da yorganlarımız, yataklarımız ve onun pamukları kaldı. Birkaç parça eşyamız kaldı, onu da Beyefendi’ye vermemiz lazım. Bu fedakarlığı da 85 milyon yapacağız.
-O ve çevresi tok olsun, onun sırtı pek olsun, o istediği gibi uçakları, arabalarıyla bu ülkede yaşasın, Demirören gibi gruplar bankaları hortumlasın; biz fedakarlık yapalım.
-Bu cümleleri konuşurken Recep Tayyip Erdoğan’ın yüzüne bakmak isterdim. İnsan bir parça utanır. Biz ondan bir fedakarlık bekliyoruz. Uçaklarını, arabalarını, saraylarını bir zahmet sat. Giderlerini azalt. Bu emeklileri mağdur etme.
“29 EKİM 1923’TE BİZİM HİÇBİR ENDİŞEMİZ VE ÜZÜNTÜMÜZ YOKTU”
Başarır, “Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Türkiye’nin rejimiyle ilgili tereddütler 29 Ekim 1923’te ‘Yaşasın Cumhuriyet’ nidaları eşliğinde bitmiş bir tartışmadır’ dedi. Bu sözlerin de tarikatlara yönelik olduğu iddia edildi. Nasıl değerlendirirsiniz” sorusuna şu yanıtı verdi:
-Tabii ki 29 Ekim 1923’te, Cumhuriyet kurulduğunda bu ülkenin başında Gazi Mustafa Kemal Atatürk vardı. Hiçbirimizin Cumhuriyet’ten ve cumhuriyetin değerlerinden şüphesi yoktu.
-Ama son çeyrek yüzyılda Recep Tayyip Erdoğan gibi bir Cumhurbaşkanı var. Devlet imkanlarını, devletin kadrolarını tarikatlara sunan, vakıflar adı altında belediye ve devlet imkanlarını parasını bunlara sunan, holding gibi çalışan tarikatlar var.
-İşte bu yüzden endişeliyiz. Biz, 22-23 yıllık faaliyetleri yüzünden endişeliyiz. Biz; Menzil, İsmailağa, FETÖ gibi tarikatlara devlet teslim edildiği için endişeliyiz. Yoksa 29 Ekim 1923’te bizim hiçbir endişemiz ve üzüntümüz yoktu. Ama onun son 22 yılı bir rezalet.